5 Temmuz 2007 Perşembe

*ZOMBİLER ÇOPLÜĞÜ: ASYA ve UZAKDOĞU ZOMBİ FİLMLERİ

Metin Demirhan
Sizlere Asya ve Uzakdoğu'nun kana susamış, şaşkın zombilerinden sözetmek istiyorum. 6 adet film konumuzun merkezini oluşturacak bu yazımızda...

Bunlardan ilki, 1988 yapımı Bio-Zombi (Bio-Zombie-Wilson Yip-Hong Kong); Hong Kong'ta bir alışveriş merkezinde geçmekte. Korsan VCD satan dükkanlardan birinde çalışan iki kafadar; Woody Invincible (Jordan Chan) ve Crazy Bee (Sam Lee), patronlarının arabasını tamirciden alıp, ona teslim etmeye giderlerken yolda bir adama çarparlar. Adamın çantasında buldukları serumu ilaç zannedip içirirler. Bu aslında biyolojik bir silahtır. Adamı bagaja koyup, alışveriş merkezine gelirler. Bir süre sonra bagajda unuttukları adam ilacın etkisiyle, geleni geçeni ısıran bir zombiye dönüşür. kısa sürede alışveriş merkezi zombi kaynamaya başlar. George A. Romero'nun Yüzde 99 Ölüm (Dawn of the Dead-1978) filmindeki süpermarket temasını parodiye alan bir film Bio-Zombi. Baştan sona saçma espiriler ve zombi makyajları ile dolu, korkutmayı değil de eğlendirmeyi yeğleyen bir film. Kimi yerde çok güldüren ama, birçok yerde yapılan aşırı salak espiriler yüzünden de sıkıntı yaşatan bir havası var. Stephen Chow (Kung Fu Hustle) tarzı absürd komedinin izinden gitse de onun filmlerinin kalitesine ulaştığı pek söylenemez. Zaten filmi komedi filmi olduğundan değil, zombi filmi olduğu için edinecekseniz, sorun yok. Ama ciddi zombi filmlerinden hoşlanıyorsanız uzak durun derim. Tabii ki geyik sevenler sofraya buyurabilir. Hong Kong'lu Mei-Ah şirketinin yayınladığı versiyon, Amerikan Tokyo Shock'unkinden (Media Blasters) dört dakika daha uzun. Ekstra olarak iki versiyonda da pek bir özellik yok. Birkaç başka film fragmanı ve foto galerisi o kadar...

Tayland filmi Sars Savaşları'nda (Sars Wars: Bangkok Zombie Crisis-Taweewat Wantha-2004) ise bela, Afrika'da yayılan sars hastalığını taşıyan bir sivrisineğin Tayland'a gelmesiyle başlıyor. Sinek insanları ısırıyor, zombiler ortaya çıkıyor. Hemen hemen bu tarz her filmde olduğu gibi, zombileşen adamın ısırdığı kişiler de kana ve taze ete hasret zombiler haline geliyorlar. Bu arada acımasız ve komik elemanlardan kurulu fidyeci çete, zengin bir işadamının lise çağındaki kızını kaçırıyor. İş adamı da 'free-lance' çalışan ünlü Taylandlı süper kahraman Khun Krabii'yi kızını kurtarması için ikna etmeye çalışıyor. Böylece Khun Krabii ve yine şaşkın birer süper kahraman olan öğrencileri, kızı kurtarmak için operasyon başlatıyorlar. Bu arada devreye zombiler ve sars virüsü yüzünden devleşen evcil bir piton yılanı da girince işler iyice karışıyor. Khun Krabii, iki adet orta boy pille çalışan 'ışın kılıcı'nı kuşanıp savaşa girişiyor. Filmin jenerik bölümündeki animasyonun da belli ettiği gibi, Manga ya da Manwha (Asya stili çizgi roman) tarzı bir hava hakim filme. Atmosferine uygun kullanılmış dijital efektler, bir çok Amerikan filminin aksine Sars Savaşları'na olumlu katkı sağlamış. Oyuncuların tipleri de çok komik. Hatta hiç bir şey yapmasalar bile onlara bakıp gülebiliyorsunuz. Ya zombiler? Onlar da oyuncuların aksine komik olmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama yine de bu komik dünyada 'cool' olmak pek sökmüyor. Arkadaş ortamında keyifle izlenecek bir film Sars Savaşları. Ama yine de sadece meraklısına diyelim. DVD; kamera arkası, çıkarılmış sahneler, fragmanlar ve filmin müzik videosunu barındırıyor...

2000 Japonya yapımı Vahşi Sıfır'da (Wild Zero), Japon klip yönetmeni Tetsuro Takeuchi'nin imzasını taşıyor. Filmin baş rollerinde ise Japon Punk Rock gurubu 'Guitar Wolf'ün elemanları var. Tıpkı 'Misfits' gibi, Guitar Wolf'da 70'lerin müziği ve eski korku filmleriyle haşır neşir. Uzun bir klip de diyebileceğimiz bu filmde gurup elemanları ve onların ateşli hayranları, uzaylılar tarafından zombiye dönüştürülen dünya nüfusu ile mücadeleye girişiyorlar. Tabii Guitar Wolf'ün müziği eşliğinde... Bu tarz müziği ve yeşil suratlı zombileri sevmiyorsanız kesinlikle bu filmi de sevmeyeceksiniz demektir. Sadece meraklılarına keyifli gelecek, özel, küçük bir film. DVD'de Guitar Wolf biyografileri, kamera arkası müzik klibi, fragman ve de foto galerinin yanı sıra, filmin neresinde biranızdan bir yudum alacağınızı öneren 'Drinking Game' adlı bir oyun seçeneği de mevcut...

Zombi Çöplüğü (Junk-Japonya-2000); Amerikalılar ve Japonların ortaklaşa giriştikleri, süper insan yaratma projesi yüzünden tehlikeli zombilerle dolan eski bir araştırma laboratuvarında geçiyor. Çeşitli nedenlerden dolayı buraya gelen bir gurup iyi ve kötü karakter, hem birbirleriyle hem de zombilerle savaşıyorlar. Bol kanlı özel efektler barındıran Zombi Çöplüğü, kesinlikle Lucio Fulci'nin filmlerinden etkiler taşıyor. Sonuçta elimizde komik olmayan (ya da olmak istemeyen), ciddi öykü anlatmaya çalışan bir film var. Yönetmen Atsushi Muroga, bazı sahneleri neredeyse aynen Lucio Fulci'nin Ölüm Bölgesine Dönüş (Zombi 2-1979) filminden kopyalamış. Ayrıca yine Fulci'nin Dehşet (Zombi 3-1988) filminin, ünlü 'Goblin' gurubu tarafından bestelenmiş tema müziğini birebir kullanmış. Kan görmek istemeyenler hiç el sürmesinler bu filme...

Zombilere Karşı (Versus-Japonya-2000); Godzilla Son Savaşlar (Godzilla Final Wars-2004), Azumi 1 ve 2 (2003 ve 2005), Ölüm Dansı (Death Trance-2005) gibi bir çok fantastik Japon filmiyle kendi çapında bir hayran kitlesi oluşturmuş yıldızlardan olan Tak Sakaguchi'nin oynadığı keyifli bir zombi-aksiyon filmi. Cehennemin yeryüzüne açılan 666 kapısından birinin bulunduğu 'Diriliş' ormanında geçiyor olaylar. Hapishane kaçkını KSC2-303 (Tak Sakaguchi) yüzyıllar öncesinden dirilip yeryüzüne gelen kötü güçlerle amansız bir savaşa girişiyor ormanda. Zombi, hapishane ve yakuza filmlerinin karışımı olan Zombilere Karşı, 2000'li yılların genç Japon yönetmenlerinden biri, Ryuhei Kitamura'nın imzasını taşıyor. Ölüm Bölgesine Dönüş (Zombi 2-1979) ve Şeytanın Ölüsü (The Evil Dead-1981) gibi filmlere bolca göndermeler de yapmıyor değil. Sonuçta, Manga ve Anime estetiğini de yanında taşıyan bu küçük bütçeli yapıt, meraklısınca izlenmeyi hakeden bir film olmayı başarıyor...

2003 yapımı Savaş Alanı Beyzbol Sahası'nda (Battlefield Baseball-Yudai Yamaguchi-Japonya); bir lise beyzbol takımının kana susamış zombilerden oluşan başka bir takımla maç yapması konu ediliyor. Zombilere Karşı'nın kült oyuncusu Tak Sakaguchi yine başrolde. Film, reenkarnasyon teması ile sonuna kadar dalgasını geçiyor. Bu yapısıyla da, 'Super Deformed / Aşırı Çarpık' tabir edilen Mangaları ya da Anime filmlerini hatırlatırken, bir taraftan da Troma Films şirketinin Zehirli İntikamcı (The Toxic Avenger-1985) tarzı filmlerine el sallıyor sanki. Ciddi şeylerden hoşlananların kesinlikle uzak durmaları gereken akıllara zarar bir film. Benim gibi George A. Romero ya da Lucio Fulci'nin 'cool' zombilerinin hayranıysanız, 'Super Deformed' Manga ve Animeleri bilmiyorsanız, hele hele beyzboldan hiç hpşlanmıyorsanız, filmin başlangıcında da belirtildiği gibi, beyzbolu seven herkese ithaf edilen bu filmden uzak durmanız sağlığınız açısından iyi olacaktır. Film beyzbolu övmüyor, aksine onunla sonuna kadar dalgasını geçiyor. Ama yine de uyarmadı demeyin. İnsanların zombi olma nedeni reenkarnasyon olarak görünüyor, ama gerçekte elle tutulur bir neden yok. Önüne gelen kafasına göre yeniden diriliyor...

ADI GEÇEN FİLMLERİN ALTERNATİF İSİMLERİ;
*Bio Zombi / Sun Faa Sau Si / Sung Dut Sau Shut / Bio-Zombie
*Sars Savaşları / Khun Krabii Hiroh / Sars Wars / Sars Wars: Bangkok Zombie Crisis
*Vahşi Sıfır / Wild Zero
*Zombi Çöplüğü / Junk: Shiryô Gari / Junk / Resident Zombie Junk / Everybody Fights Junk
*Zombilere Karşı / Versus / The Ultimate Versus / Down to Hell 2
*Savaş Alanı Beyzbol Sahası / Jigoku Kôshien / Battlefield Baseball / Battlefield Stadium
*Ölüm Bölgesine Dönüş / Zombi 2 / Zombie / Zombie Flesh Eaters...
*Dehşet / Zombi 3 / Zombie Flesh Eaters 2
*Zehirli İntikamcı / The Toxic Avenger

Not: Bu yazı ilk olarak mayıs 2007 tarihli DVD+ dergisindeki "Tehlikeli Bölge" adlı köşemde yayınlanmıştır. Bu modifiye edilerek ikinci yayınlanışıdır...

Bu ve benzer filmleri arıyorsanız
http://www.amazon.com/
http://www.vsom.com/
http://www.fantastiksinema2.blogspot.com/ 'sitelerine bir bakabilirsiniz...

7 yorum:

Adsız dedi ki...

SİNEMANIN DA Bİ ONURU HAYSİYETİ VAR. GERÇEK SİNEMA BU MU YAVŞAK OROSPU ÇOCUKLARI!!! UCUZLUĞA, PRİM VERİYORSUNUZ, ANASI SİKİLMİŞLER!!! TAA AMINIZA KOYAYIM ULAN HEPİNİZİN. SİNEMA ESTETİĞİ, SİNEMA ANLAYIŞI BU MU ULAN GÖT HERİFLER! PİÇLER!!!

metin Demirhan dedi ki...

Budur!!! Aynen İsimsiz'in sarfettiğin sözler kadar keskin ve etkileyicidir!!! Gerçek sinema, her zaman bu olmuştur!!! Tıpkı yukarıdaki sözleri sarfeden embesilin gerçek olduğu gibi!!! Olay budur ve bundan ibarettir!!!

Adsız dedi ki...

Gerçek Sinemanın onurunu haysiyetini korumak da İsimsiz gibi salakların tekelinde olmalı herhalde... :)

Adsız dedi ki...

"İsimsiz" adlı gavat ve orospu çocuğu,onurlu ve haysiyetli sinema'ya örnekler verse de biz de yararlansak. onun örnekleri olsa olsa bizzare ensest ya da çocuk pornoları olur herhalde.

metin Demirhan dedi ki...

küfür etmeden konuşsak sanki daha bir anlaşılır olacak gibi... Söylemek istediğim bir şey var; Bu tarz, ucuz, "B", trash, kült denilen filmler, İsimsiz gibi zihniyetlerin var ise beyinlerini, yok ise başka münasip bir yerlerini rahatsız ediyor olmalı ki o cümleleri sarf etmiş olsun. Belki derdini tam açar da burada tartışma zemini buluruz... Nedir haysiyetli ve onurlu sinema İsimsiz? Örneklendirirsen iyi olabilir... Yoksa münasip yerlerini tırmalamaya devam ederiz farkında olmadan... Haa site herkes gibi sana da açık. O filmlerle ilgili makaleler de yazarsan yayınlarız...

Adsız dedi ki...

Esra, nerdesin be güzelim. Tırstım ve derhal çıkıyorum ben bu siteden. Islak iki minik sivri dişin ensemde penetration öncesi dans edişlerini hissetmeye başladım şimdiden. Bak kanma bu abilere; hele pul kolleksiyonlarını görme ayağına hiç düşme, ne göstereceklerini onlar bile bilmez gurbanolduğumallahım hariç. Demedi deme...

Adsız dedi ki...

Geç kaldın Mustafacım, pul koleksiyonu göreli çok oldu herşeyden önce. Diğer yandan Metin'in yokluğu buradaki yorumları anlamsız kılıyor benim için. Yoksa benim de bir ki sözüm olurdu İsimsiz'e, şayet biraz olsun kızabilseydim. Güzel bi fıkra vardı, sonu: ":G.tün mü kaşındı Şükrü!" diye biten, onu söylemek isterim yalnız...